22 Aralık 2013 Pazar

Blogger Zet Fashion, Emotion Parfüm Facebook sayfasında!

Emotion Parfüm, sosyal medya hesaplarında yılbaşı heyecanını blogger Zet Fashion’ı davet ederek zenginleştiriyor.

Modanın nabzını tutan ve trend yaratıcılarından biri olan Zet Fashion blogunun sahibi Zuhal Okçu, Aralık ayı boyunca Emotion Parfüm sosyal medya hesaplarında.

Zuhal Okçu, Emotion Parfüm takipçileriyle moda sırlarından makyaj tavsiyelerine, yeni yıl trendlerinden saç modellerine kadar birçok konuda tavsiyelerini #YeniYılHazırlığı hashtag’i üzerinden paylaşıyor.


Aralık ayında Emotion Parfüm sosyal medya hesapları yılbaşı hazırlıklarına sıcak ve samimi bir ortam sağlıyor. Emotion Parfüm ve Zet Fashion Aralık ayı içerikleri boyunca takipçilere sadece tavsiye vermekle kalmıyor, birbirinden güzel hediyeler de dağıtıyor. Etkileşimli yılbaşı hazırlık postları, moda takibi ve günlük tavsiyelerle Aralık ayında Emotion Parfüm sosyal medya hesapları dopdolu.

Siz de Emotion Parfüm’ü takip etmek isterseniz www.facebook.com/EmotionParfum ve www.twitter.com/emotionparfum adreslerine bekleriz.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

19 Kasım 2013 Salı

Pürüzsüz Güzelliğe Ulaşmak Veet ile Çok Kolay!

80 yıllık tecrübesiyle Veet her yıl 30 milyondan fazla kadının güzelliğine hizmet ediyor. Kadınların pürüzsüz bir cilde sahip olmalarını sağlayan ve güzelliğine ışık tutan Veet, Türkiye’de de her 10 kadından 9’unun tercihi!

Kadınların Veet ile kavuştukları pürüzsüz ciltleriyle hissettikleri gibi giyinebilmelerinin ve kendilerini her zaman bakımlı ve güzel hissetmelerinin önemini vurgulayan Veet, moda, güzellik ve bakım önerileriyle de her zaman kadınların yanında olmayı hedefliyor. Bu sene Türkiye’nin en güzel ve bakımlı kadınlarından biri olan Bade İşcil Süalp ile sosyal medyada “Hissettiğin Gibi Giyin” adlı, stil dolu bir kampanya hayata geçiren Veet, her geçen gün kadınların büyük beğenisini kazanıyor.


Veet ve Bade İşcil Süalp tarafından hazırlanan, moda trendlerini ve kendini daha güzel hissettirecek bakım önerilerine ulaşmak için tıkla:



Bir bumads advertorial içeriğidir.

26 Ağustos 2013 Pazartesi

YILDIZIN PARLASIN

Günlerden bir gün annemle birlikte plansız programsız gezerken kendimizi Yıldız Sarayı'nda bulduk. Uzun uzun gezdik, nice anılara şahit olmuş eşyalarla dertleştik, kim bilir burada neler neler yaşandı diye sorguladık... Ehh adı üstünde saray, birçok farklı yapıdan oluşuyor; ancak bir kısmı tadilat nedeniyle kapalıydı üzüldük. 



O gün bilmeden gideceğim mekanla çok uyumlu giyinmişim. 
Ayrıca bu uzun bluz ve gömlekleri çok seviyorum. Skinny pantolonların üzerine giy çık. Düşündürmeyen yani yormayan kıyafetlerden ;))




Sarayı henüz gidip görmediyseniz kesinlikle en yakın zamanda ziyaret etmenizi öneririm. Ayrıntılı anlatıp filmin sonunu söyleyen gıcıklardan olmak istemiyorum :)


Kombin Detayları
Gömlek: Mango - Pantolon: Mango - Ayakkabı: Zara - Çanta: Zara - Saat: Swatch

19 Ağustos 2013 Pazartesi

KUTULAR ÇÖPE, YORUMLAR SİZE ;)

Herkese serin ama nemli bir İstanbul akşamından merhaba :))
Bugün itibariyle sizlerle "Bitenler" serisini paylaşmaya karar verdim. Aslında daha önce karar vermiştim ama bitenleri fotoğraflayamadan attığım için pek fırsat olmuyordu. Benim gibi bitenler serisi yazan birçok blogger'ı takip ediyorsunuzdur zaten ama bendeki farklılık ürün gamının çeşitliliği olacak. Yani sadece kozmetikle ilgili yorumlarım değil, kullanımı sonlanmış birçok ürünle ilgili yorumlarımı paylaşacağım sizlerle.
Hadi bakalım serinin ilk ürünleriyle başlayalım yorumlarımızı paylaşmaya.
Yalnız öncelikle uyarmalıyım ki bunlar benim tamamen şahsi görüşlerim, kesinlikle reklam içermez, rahat olun ;))

1. Yves Rocher Hydra Specific Günlük Nemlendirici: Dokusunu çok sevdim, işlevini de. Yüzde T bölgem yağlı olduğu için karma bir cilde sahibim, bu krem de güzel nemlendirme sağlıyordu. Ancak biraz parlama yaptığı için tekrar tercih etmiyorum.
2. Purederm Oksijen Maskesi: Ürünü deneme amaçlı Gratis'ten almıştım, 2 kullanımlık. Yüze uygularken müthiş köpürüyor ve sonra sönüyor, çok eğlenceli bir kullanımı var :) Cilde ferahlık, parlaklık ve pürüzsüzlük sağlıyor. Tekrar görürsem kesin alırım.
3. Wellaflex Saç Spreyi: Seyahat çantama mini boy saç spreyi ararken Watsons'ta bulup almıştım. Ben aslında saçı çok sertleştirmeden sabit tutan spreyleri seviyorum ama bu da işimi görüyor. Mini boy olarak öyle bir şeyle henüz karşılaşmadım.
4. Bath & Body Works Vanilla Noir Vücut Losyonu: BBW'nin vücut losyonlarının müdavimi olduğumu söylemeliyim. Benim gibi bir krem hastasının gönlünü çelmeyi başardıkları için kutluyorum. Yalnız Vanilla Noir kokusunu artık üretmiyorlarmış, bu yüzden günlerdir yastayım. Bilsem önceden birkaç yıllık stoklardım. Bu losyonların hem nemlendirmesi, hem de kokularının kalıcılığı mükemmel.

Kozmetik alanında bitenlerimiz şimdilik bu kadar. Umarım sever, sizler de bu ürünlerle ilgili görüşleriniz varsa bizlerle paylaşırsınız. Yeni bir "Bitenler" serisinde buluşmak üzere. Bakalım yeni serimiz hangi ürünler hakkında olacak ;))

Sevgiler...

13 Ağustos 2013 Salı

Arko Nem, Facebook Sayfasında Ayça Şen'i Ağırlıyor!

Arko Nem, Facebook’taki takipçilerine keyifli bir yaz yaşatmak amacıyla yürüttüğü 1 Konu 1 Konuk projesinde bu hafta “Yaza devam” diyen Ayça Şen’i ağırlıyor.


Sosyal medyanın sevilen isimlerini Facebook sayfasında ağırlayarak takipçilerinin daha keyifli bir yaz yaşamalarına yardımcı olan Arko Nem, blog yazarı Alışveriş Cini’nden sonra yoluna Ayça Şen ile devam ediyor. 12-18 Ağustos tarihleri arasında 1 Konu 1 Konuk projesi kapsamında Arko Nem sayfasını yönetecek olan Ayça Şen, “Yaza devam” diyor ve kendi deneyimlerinden de yola çıkarak eğlenceli konulara değiniyor. Ayça Şen ayrıca, takipçilerden gelen soruları da bizzat çektiği eğlenceli video ile yanıtlıyor.

arkonem-aycasen

Siz de ünlüleri ağırlayan 1 Konu 1 Konuk Projesi’ni yakından izlemek ve 1 hafta boyunca Ayça Şen ile keyifli vakit geçirmek istiyorsanız Arko Nem Facebook sayfasını takip edebilirsiniz.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

2 Ağustos 2013 Cuma

KAFA NEREYE BİZ ORAYA, HADİ AYVALIK'A!

Bu yıl yeni işim dolayısıyla benim henüz izin hakkım yok. Ben de boşlarımı üst üste denk getirip her fırsatı değerlendiriyorum haliyle. Temmuz ayında da 4 günlük boşu bulunca Çeşme'mi Ayvalık mı derken kendimizi vurduk yollara. Doğrusu ben tam Çeşme insanıyım ama Cunda'yı da çok merak ediyorduk, hadi atlayıp gidelim dedik. Ayvalık'a İstanbul'dan gidiş için birkaç seçenek var aslında. Biz internet araştırmlarımız sonucunda Çanakkale üzerinden gitmeye karar verdik, çok da memnun kaldık.
Eceabat'tan feribotla Çanakkale'ye geçtik, sadece 15 dk. sürüyor.



Oksijen Cumhuriyeti Kaz Dağları'nda manzara mükemmel, ama bir kamyonun, tırın arkasına takıldınız mı eyvah eyvah! 20 km hızla tın tın giderken yeterrrr diye bağırası geliyor insanın :))


Biz otelimizi Ayvalık merkezde seçtik (sonraki postlarda bahsedeceğim), genelde akşamları Cunda'da takıldık.
Canım arkadaşım Kelebeğin Rüyası sayesinde ilk akşam midelerimiz bayram etti. Arkadaşımın önerisiyle gittiğimiz Papalina adlı balık restaurantında mezelerle sarhoş oldum diyebilirim, tabiiki Ayvalık'ta meşhur olan papalina balığını tatmadan da edemezdik. Yalnız ne yazık ki mezelerin, ara sıcakların fotoğrafları yok, o güzellikleri görünce kendimden geçip fotoğraf çekmeyi falan es geçmişim.


Cunda'da meşhur olan şeylerden biri de lokma. Ben de lokmayı aslında çok severim ama burada yediğim bana İzmir'dekilerin tadını veremedi, üzgünüm. Aşağıda nam-ı diğer Lokma İmparatoru Lokmacı Saki'nin fotoğrafını görüyorsunuz. Değişik bir pazarlama stratejileri var, önde gördüğünüz turuncu tshirtlü kişi çığırtkanlık yapıyordu, ama öyle böyle değil. Karşıdaki Taş Kahve'de otururken karşınızdaki insanın ne dediğinden çok onun ne saçmaladığını duyuyorsunuz, sevmedim. 


Ve işte meşhur Taş Kahve. Ortamı ve dokusu itibariyle çok güzel, her daim kalabalık, fıkır fıkır, fiyatlar da çok uygun. Ancak dışarda yer bulma sıkıntısı var ve karşıdaki lokmacıyı susturmaları lazım ;)


İlk gece lokma kuyruğundayız. Yemek üstüne ben hemen tatlı yiyemediğim için tabiiki eşim için alıyoruz. ;))
Lokma kuyruğu biz beklerken o kadar uzadı ki arkamızdakiler sıralarını 5 TL'ye satmaya karar verdiler :P


Otel odamızın manzarası. Deniz görmeyen taraf olmasına rağmen :)


Otelimizi ben çok sevdim, hele ki kahvaltımızı dalgalar eşliğinde Cunda manzarasıyla etmek paha biçilmezdi. Ehh bu sayede de bizim kahvaltılar uzadıkça uzuyor, denize öğleden önce gidemiyorduk :)


Bu tatilde mottomuz rahatlıktı. Doğal olarak bu kıyafetlere de yansıdı...


Dönüş yolunda gündüz gözüyle bir Cunda turu yapıp öyle ayrıldık bu güzel yerden. Arabayla Patriça bölgesine de gittik, Bıyıklı Beach'i geçip eski evlerin, bağ bahçenin arasında gezindik. Ancak tarihi manastırı göremedik, tadilat varmış. 


Bu sefer dönüşte Çanakkale'den Eceabat'a geçmek için feribota bindiğimizde bu önümüzdeki araç ve içindeki ilginç insanlarla karşılaştık. Eski bir okul servisini karavana dönüştürerek yollarda yaşayan bir çift vardı aracın içinde. Kadın muhtemelen çingene, adamsa beline kadar rastalı saçları olan ilginç bir tipti. Keşke fotoğraflarını çekip sizlere de gösterebilseydim.


Şimdilik genel tatil postu burada bitiyor ancak Ayvalık'la ilgili birkaç post daha gireceğim; anlatmak, göstermek istediklerim var sizlere.

Not: Ne zamandır gezdiğim yerlerde fotoğraf makinesi kullanmıyorum. Ipad'le hem fotoğraf çekip hem diğer işlerimi hallediyorum. Fotoğrafların boyutu bu yüzden küçük oluyor, büyütürsem kalite düşüyor. Maruz göreceğinize inanıyorum.

Sevgiler...

24 Haziran 2013 Pazartesi

Skype'ı Biliyor Musunuz?

Daha önce duyurduğumuz gibi Türkiye'nin popüler anlık mesajlaşma servisi Messenger, kullanıcı sayısı hızla artan Skype ile birleşiyor.


Bu süreçte Messenger  kullanıcılarına yardımcı olmak için dikkat edilmesi gereken noktalardan derlediğimiz küçük rehberler hazırladık. Bu rehberlerde yer almayan Skype hakkındaki diğer sorularınıza ise Türkçe destek alabileceğiniz Skype Community sayfasından cevap bulabilirsiniz.

Skype kişilerin tanıdıklarıyla bağ kurması, irtibatta kalmasını sağlar. Türkiye'nin en popüler anlık mesajlaşma servisi Messenger, Skype’la Skype adı altında birleşmeye başladı. Artık Skype, anlık mesajlaşma ve ücretsiz video görüşme gibi özellikleriyle hepimizin ilk tercihi olmaya aday.


İşte Skype'ı pek çok benzer servisten ayıran yanları:

Ücretsiz anlık mesaj gönderme , ücretsiz sesli  veya görüntülü konuşma yapma gibi olanakları

- hem PC hem Mac bilgisayarlarda,
- ayrıca tabletler ve  akıllı telefonlarda (Windows, Android ve iPhone)

Bu çoklu cihaz, çoklu platform ve çeşitli görüşme / mesajlaşma seçeneklerine ek olarak Skype bilgisayarlar arası kullanıldığında:

- aynı belge veya masaüstünde çalışma imkanı,
- Görüntülü veya sesli görüşme esnasında aynı kişilerle anlık mesajlaşma veya dosya paylaşma
- ikiden çok kişinin aynı anda görüntülü konuşabilmesi gibi birçok ek imkan da sunar.

Yukarda belirtilen temel ayrıştırıcı yönleriyle Skype sevdikleri ve tanıdıklarıyla ücretsiz bağlantıda kalmak isteyenler için en ideal çözümdür.

Bu süreçte Messenger  kullanıcılarına yardımcı olmak için dikkat edilmesi gereken noktalardan derlediğimiz küçük rehberler hazırladık. Bu rehberlerde yer almayan Skype hakkındaki diğer sorularınıza ise Türkçe destek alabileceğiniz Skype Community sayfasından cevap bulabilirsiniz.




Bir bumads advertorial içeriğidir.

28 Mayıs 2013 Salı

HAVUÇ PANTOLONLARA NE OLDU?

Hani son bir iki yılda ayıla bayıla çılgınlar gibi aldığımız havuç pantolonlarımız vardı. Sahi ne oldu onlara? 
Doğrusunu söylemek gerekirse benimkiler birkaç kez giyildikten sonra dolapta beklemeye geçtiler. Anlık moda olan birçok şey gibi modeli itibariyle artık gözüme pek de hoş görünmüyorlardı. Atmaya kıyamadığım için bir tanesinin üzerinde bir deneme yapmaya karar verdim. Terzime götürüp pantolona havuç modelini veren (bol olan) üst kısmını daraltmasını söyledim. Ve sonuç oldukça başarılı. Pantolonum bana oldukça rahat casual bir model olarak bana geri döndü :))

Peki sizin havuçlara ne oldu?






Kombin Detayları
Pantolon: Twist - Gömlek: Koton - Atlet: MNG - Kemer: H&M - Çanta: Gabarro Milano - Ayakkabı: İnci - Gözlük: H&M - Bileklik: Alaçatı'dan

13 Mayıs 2013 Pazartesi

LONDRA'DA VİTRİN AŞKI

Londra'da bir alışveriş delisi olarak en çok merak ettiğim yer tabiiki Oxford Street'ti. Bizde olan ya da olmayan birçok ünlü marka bu caddede cazibelerini kullanarak beni çağırıyorlardı. Ancak bir strateji hatası yaparak Oxford Street'i ben Pazar akşamına bırakmıştım. Ne yazıkki Londra'da birçok mağaza Pazar akşamları saatler 18:00'ı vurduğunda kepenkleri indiriyor(muş)!
Ben de caddede 17:30 civarlarında olduğum için istediğim birçok markayı gezemedim :(( Ki bunlar meşhuuur Harrods, Selfridges, Primark, TK Maxx... gibi birçoklarıydı. Birkaç küçük dükkan ve tezgah gezme şansım oldu sadece alışveriş namına. Tabi buna en çok sevinen kim olmuştur bilin bakalım? ;))
İçlerini gezemesem de caddeyi boylu boyunca turlamaktan vazgeçmedim yalnız. Vitrin bakmak da biraz fikir veriyor, insanın gözünü doyuruyor sonuçta, alışverişe susamış bünyeyi tatmin etmese de. (Züğürt tesellisi basbayağı!)
Londra'da vitrin dizaynlarını en çok beğendiğim mağaza ise kuşkusuz Selfridges oldu. Her vitrine ayrı konsept uygulamışlar ve bazıları resmen masal dünyasından birer kare gibi olmuştu. Sizler için birkaçını fotoğraflamayı ihmal etmedim tabi. Şimdi hemen biraz Selfridges vitrinlerine göz atalım bakalım ;))







Bu da vitrinini çok beğendiğim küçük bir mağaza.


30 Nisan 2013 Salı

KIRMIZI, BEYAAAAAAZ!

Bu kombinim 23 Nisan'a ait aslında ama ben ancak paylaşabiliyorum. 23 Nisan günü canım kırmızı-beyaz giyinmek istedi, günün etkisiyle ;)) Ben de çok sevdiğim kırmızı babetlerimi basic bir kombinle tamamladım. Amacım stadlarda gösteri yaparak geçirdiğimiz 23 Nisan'ları yad etmekti, ucundan da olsa yakaladım sanırım :))

Kombinimde kullandığım t-shirt Kaft markasına ait. Ve bu marka online satış yapan, her ürünün ayrı tasarım hikayesi olan, siteye girdiğinizde kesinlikle kendinizden bir şeyler bulacağınız bir marka. Roma temalı t-shirtümü şehre olan sempatim dolayısıyla ben seçtim, onlarsa bana hediye edip ışık hızıyla kargoladılar. Kaft markasına teşekkürlerimi sunuyorum :)






Kombin Detayları
T-shirt: Kaft (Onur Can Çoban tasarımı) - Jean: Koton - Çanta: Zara - Ayakkabı: Zara - Kemer: Vakko - Saat: Y London

25 Nisan 2013 Perşembe

BLOGGER MEETING - BİR FİNCAN SOHBET

Geçtiğimiz günlerde Ankaralı bloggerlar "Bir fincan sohbet" buluşması gerçekleştirdiler. Ben de o haftasonu Ankara'da olmayı fırsat bilerek katıldım buluşmaya. İtiraf etmem gerekirse bu kadar çok blogger olduğunu bilmiyordum Ankara'da. Birçoğuyla ilk defa tanıştım. Bistro Boteco'da güzel yemekler ve lezzetli kokteyller eşliğinde yaptığımız buluşmada tabiki bol fotoğraf, bol kahkaha ve bol blogger dedikodusu vardı :))

Ayrıca bu etkinlikte kızlar bizim için bir hediye çekilişi düzenlemişler. Bana pek sevdiğim Lila Kutu çıktı, tabi içinden de lila temalı miss gibi ürünler ;))

Bu pek tatlı buluşmaya vesile olan ve katılan tüm cici bloggerlara teşekkür eder, en yakın zamanda yine buluşmak dileğiyle derim. Sevgiler...